Burda “O Eski Bayramlar”

Özel günlere farklı anlamlar yükleriz. Herkesin kafasında “kendi” hayali belirir ve ister istemez beklenti içine gireriz.Bayramlar, doğumgünleri, evlilik yıldönümleri vs en kötü ihtimalle bizim kafamızdaki gibi yaşansın isteriz.

Bir kelime dil bilgisi açısından tek bir anlam içersede her bireyde farklı bir duyguyu tetikler ve farklı bir anlam kazanır. “Bayram” dendiğinde genel geçer bir anlamı olsa da binbir farklı şekil hissi vardır.

Yine güzel bir bayramı geliyor ve bir çok kez kulağımıza “nerde o eski bayramlar” ezgileri çalınacak.

Bunu sık sık duyduk ve duyacağız, çünkü hayalimizde beliren anının ve hissin peşine düşüyoruz.

Bu hissin üzerine düşmek gayet güzel de bunu gerçekleştirmek için köşemize çekilip beklemek de sıkıntı başlıyor.

Hayat karşısında edilgen bir tutum içerisine giriyoruz, yani kurban rolünün öğretttiği;

benim elimden bir şey gelmez, zaten düzen bu, algısıyla hareket ediyoruz.

Evet baskın bir düzen olduğu konusunda bazı yönlerden hem fikir olmamak fazla Polyanna bir tavır olabilir, anlıyorum.

Ancak elindeki gücün farkında olmadan, vazgeçiş de bir o kadar kolaya kaçmak oluyor.

Etrafımızda olup bitenden memnun değilsek ve gerçeklerle beklentilerimiz ölçüşmüyorsa yapacağımız şey, köşemize çekilip hayıflanmaktan çok daha yaratıcı olabilir.

İşler istediğimiz gibi değilse, bayram çocukluğumuzdaki gibi coşkulu değilse, harekete geçelim derim,

oldum olsı kılık kıyafete meraklı bir tip oldum, küçükken rengarenk plastik şapka,gözlük, çanta üçlemem olmadan dışarı çıkmazdım. Bayramın bir gün öncesinde kıyafetlerimi, ayakkabılarımı, tabi ki başucuma dizer öyle uyurdum.

Benim için bayram coşkusu bu seremoni ile başlardı.

Şimdi yine neredeyse aynı ritueli uyguluyorum, çünkü yine aynı çocukça coşku içimi dolduruyor.

Çocuklarıma küçük oyunlar, sürprizler hazırlıyorum, küçükken bana yapılanlardan ilham alarak.

Yani “bayram coşkusu” için kendi görevimi yerine getiriyorum, sonrada elimden geleni yaptım, fena da olmadı, bayram gibi bayram oldu diyorum.

Ne dersiniz, hayıflanıp, söylenmekten, şikayet edip, bir köşede somurtmaktan daha iyi değil mi?

Çok fazla bir şey yapmadığımın farkındayım, sadece işin içindeyim,böylece kendimi ne kurban ne de etkisiz biri gibi hissetmiyorum.

Kendi hayalinizdeki bayramı, bu bayramın hissini, kokusunu, neşesini tekrar düşünmeye davet ediyorum sizi.

İşe hayaliniz gibi bir bayram için ne yapabileceğinizle ilgili güzel bir plan yapmakla başlayabilirsiniz.

Önceliği kendinize verin, sizin bayram gibi bayram demeniz için gerekenleri ilk sıralara koyun,

ilk sırda siz olun ki mutluluğunuz plan aşamasında başlasın ve etrafa bulaşsın.

Unutmayın mutluluk ve yüzdeki izi olan gülümseme gripten çok daha hızlı bulaşır.

Bayram “size” güzel olursa en azından yakın çevrenize de güzel olacağını garanti ederim.

İşte böylece “BURDA O ESKİ BAYRAMLAR!” 

Write a comment