Fabrika Ayarlarımı Geri İstiyorum

Yaz tüm hızıyla devam ederken bende elimden geldiğince deniz kenarında vakit geçirmeye çalışıyorum.Zaten oldum olası denizi seven biri olarak yazın her fırsatı değerlendiriyorum. Hatta ne zaman biri doğayı düşün dese benim aklıma ilk deniz ve kumsal gelir, öyle bir deniz düşkünüyüm.

Denizle bağım bu derece güçlüyken en sevdiğim sporun yüzme olması da gayet doğal geliyor. Elim ayağım suda buruşana, dudaklarım mor olana kadar yüzebilirim. Her gördüğüm yüzülebilir su birikintisine atlayabilirim, atlayabilirDİM.

Atlayabilirdim diyorum çünkü bir süredir yüzmeye gideceğim yerlerde suyun kalitesinden çok insan kalitesi beni ilgilendirir oldu. 

Etrafımdaki insanların konuşmaları, birbirleriyle ilişkileri, çocuklarıyla kurdukları iletişim, onlarla nasıl ilgilendikleri gibi uzayıp giden bir listem olmuş.

Geçenlerde ailecek gittiğimiz dünya güzeli koy ile ilgili arkadaşlarımla sohbet ederken anlattığım şeyler kulaklarımda çınladı.

Ne koyu çevreleyen yemyeşil ağaçları, ne suyun berrak turkuaz rengini, ne dümdüz huzurlu halini anlatıyordum,

Anlattığım kumsalda yanımızdaki ailenin hikayesiydi!

2 yaşındaki yüzme bilmeyen kızlarını 7 yaşında yüzmeyi yeni öğrenmiş kızlarına emanet etmiş, küçük kız da tam 4 kez boyunu aşan derinlikten “yabancılar” sayesinde kurtulmuştu.

Yabancıların ısrarlı çağrıları üzerine deniz kenarına gelen anne ise “ilgisizliği” için 7 yaşındaki kızına kızmıştı.

Yargılamadan insanları anlamayı deneyimliyorum, deneyimlemeye çalışıyorum. Anneyi anlamaya çalışıyorum, bir pazar günü azıcık keyif yapmak istemiş arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. Küçük abla arkadaşlarıyla oynamak istiyordu, minik kız denizi keşfetmek istiyordu. Hepsinin kendince bir haklı sebebi vardı, her durumda olurdu.

Peki ben ne istiyordum?

Sakince denizime girmek, o ortamdan huzur bulmak istiyordum ama ne yapıyordum?

Küçük kızı takip etmek ve içen içe annesine kızmakla vakit “kaybediyordum.”

Kendimi dikkatlice gözlemlemeye başladım, ne kadar çok şey takip ediyorum ve aslında tüm bunlardan ne kadar yoruluyorum.

Çocukluğumda biraz daha yüzmek için türlü numaralar yapar, etrafra olanı biteni, günün sonlandığını fark etmeyecek kadar keyifle yüzerdim.

Sudan zar zor çıktığımda deli gibi acıkmış olurdum sonra da deliksiz bir uyku çekerdim.

Zaten bana yazları, denizi, yüzmeyi sevdiren şey de bu kaygısız mutluluk anlarıydı.

Ben şimdi fabrika ayarlarımı geri istiyorum. Kendim için yapmaya karar verdiklerimi, tüm odağım kendimdeyken yapmak istiyorum.

Odağımı kendime alamayacak kadar önemli bir şey varsa bunula hemen yüzleşip sorunu ortadan kaldırmak istiyorum.

Küçük kızın bence hayati durumunu görmezden gelmem imkansız olduğuna göre annesinin yanına gidip kolluklarını istemeye ve kolluklarını takarak KENDİM İÇİN KEYİFLE yüzmeme devam etmeye karar verdim.

Write a comment