İyileşme Zamanı

Bugünlerde bana tarih sorulduğunda kafam karışıyor.

Sadece hangi günde olduğumuzu değil hangi ayda olduğumuzu da karıştırıyorum. Mart ortasında kalmıştım ne zaman Nisan bitti, hatta Mayısı bile bitmiş, nasıl olur?

Pandemi sürecinde günlerin birbirine benzerliği arttı, günler bir birini takip etti ama ay nasıl değişti.

Sanki yaşamadığım bir “ara“ olmuş da süreçte normale dönünce Mart’ın yarısından itibaren yaşacağız gibi hissediyorum.

Sonra kafam birde normalleşmeye takılıyor. Normal olmak ne önemliymiş, eski normal!

Şimdi bir de yeni normal! Çıktı. 

Nasıl oldu da bu normal denen şey bu kadar hızlı değişti.

Uğruna yapmak istediğimiz şeylerden vaz geçtiğimiz, normal görünmek için özgünlüğümüzü terk ettiğimiz, farklılıklarımızı hata sanıp “normal” olmak için kendimizi kırpıp kesip yapıştırdımız NORMAL!

Ne oldu bizi hayallerimizden uzaklaştıran Normal’e? Pat diye değişti işte.

Benim için ay da gün de değişti, vakit;

Pandeminin bana öğrettiklerine şükretme vakti.

İyileşmenin ne olduğunu yeniden keşfetme vakti.

Normal’i çok da önemsemeyip kendin olmayı daha çok önemseme vakti.

Doğaya yaklaşma, bir ağaca, çiçeğe hasret kalınabileceğini öğrenme, bir karış bile olsa yeşil alanda vakit geçirmenin nasıl bir nimet olduğunu anlama vakti.

İnsanın ihtiyacı olanın fiziksel alan değil ruhsal alan olduğunu, huzurlu düşüncelerin insana kendini nasıl özgür hissettirdiğini tecrübe etme vakti.

Ve hem benim hem de sanırım hepimiz için iyileşmenin çok fazla SEVGİ ile geleceğini görme vakti,

sevgi olunca nasıl iyileşildiğini, dünyayı sevginin iyileştireceğini hissetme vakti.

Osho’nun dediği gibi;

“Sadece şefkat iyileştiricidir. Çünkü insanın içindeki tüm hastalıklar, sevgi eksikliğinden kaynaklanır.”

Write a comment