Fazla mı SEMPATİğiz?

Günlük konuşmalarda insanların yakındığı bir konu dikkatimi çekiyor.

“Ben çok duygusalımdır” diye başlayan ve yakınmayla biten cümleleri çok sık duyuyorum.

Çok duygusalımdır, insanların bir şeye ihtiyacı olduğunda dayanamam, bir dertleri oldu mu onlarla ağlarım, dertlerini kendime dert edinirim!

Gerçekten altında pekçok iyi niyetle yapılmış bu davranışların aslında ne kadar zararlı olduğunu fark etmeden yapılan davranışlar.

Bu anlatılanlarda kendini karşısındakinin duygularına kaptıran kişi sadece kendini hırpalamakla kalmıyor aynı zamanda karşısındakine de bir fayda sağlamıyor, hatta bazı zamanlarda karşısındakine zarar bile verebiliyor.

Kişi “duygusal sürüklenmeye” başladığında olup biten olaylar karşısında objektifliğini kaybeder.

Olayları anladığını “varsayar”

Dinlemek yerine “yargılarda” bulunmaya başlar

Acıyı anlamak yerine “acıyı çeken” olur.

Dinlemek yerine “tavsiyeler” vererek durumu ele almaya çalışır…

Bu noktadan itibaren duygusal takip başlar, duygusal takip ile karamsarlık ya da hüznü karşındakiyle aynı şiddetle çekmek, çukura düşen birini görünce onun yanına atlamaya benzer.

Duygusal süreçleri karşınızdaki kişiyle bu şiddette yaşıyorsunuz bunun adı empati değil sempati.

Kurduğunuz ilişkilerin kalitesini arttırmak için ise ihtiyacınız olan şey empati kurmak.

Karşınızdakini can kulağıyla dinlemek,

Ona tavsiyeler vermek yerine onu anlamak,

Yaşadığı durumu gözlemleyip neler hissediyor olabileceğini anlamlandırmak,

Acısını çekmek yerine acısına değer vermek.

Empati kurmak karşınızdakinin düştüğü çukura atlamak yerine çukuru görüp yukarda kalmaya devam ederken onun da bu çukardan çıkacağını bilmek.

Çünkü duygular dalgalar gibidir, gelirler ve giderler. 

İlişkilerin kalitesini arttıracak olan bir adım olarak empati, sizi hem daha özgür hem de daha anlayışlı bir insan yapar.

Write a comment