Varlık Bilinci

Varlık Bilinci

Gündemin yoğun ve belirsizliklerin ön planda olduğu günler geçiriyoruz.

Belirsizlik, pek çok açıdan kaygı doğuruyor ve içinde bulunduğumuz durumu bulanıklaştırıyor.

Belirsiz dönemlerde, ego yüksek sesle konuşmaya başlıyor, tehlike geliyor olabilir, kendini koru.

Her şeyde olduğu gibi belirli bir miktar ego da haklı, bizi önceki deneyimleri hatırlatarak korumak istiyor.

Böyle bakılınca görünen tablonun rengi gri, hatta sisler içerisinde ve bulanık.

Her tablonun, durumun, olayın en az iki yüzü var, o an için görünen, görmeyi seçtiğimiz, görme ihtimali olduğuna inandığımız.

Her zaman olduğu gibi seçimlerimiz devreye giriyor.

Karşımızdaki duruma karşı sergileyeceğimiz davranışı seçebilmek için durumu hangi çerçeveden değerlendireceğimizi seçmekle işe başlıyoruz.

Durumu gördüğümüz sisli ve gri haliyle kabullenip, hep böyle kalacağına hatta kötüleşeceğine inanan negatif bakış açısını benimseyebilir, olan biteni görmezden gelip, hiçbir şey yok gibi davranıp, mevcut gerçekleri inkar ederek pozitif bakış açısı hatta polyanna rolüne bürünebilir, ya da olan biteni net bir şekilde görüp algılayarak devamı için hem mevcutun devamı hem de iyi senaryonun gerçekleşme ihtimalini göz önünde bulundurarak gerçekçi olabiliriz.

Şuan iyi, mutlu,sağlıklı,zengin, huzurlu olmamız, ömürboyu böyle yaşayacağımızı göstermiyor.

İyilik halinin sonsuz olmadığında hepimiz hemfikiriz de her nasılsa kötü giden şeyler olduğunda, biraz belirsiz kaldığımızda işlerin hep daha kötü olacağına emin oluveriyoruz.

Varlık-Yokluk bilinci de tam burada devreye giriyor.

Hayata karşı tutumunu, gerçekçi bakış açısına göre belirleyenler varlık bilincinde yaşıyorlar.

Yani neye sahip olduklarının bilincindeler.

Bununla kalmıyor elbette varlık bilincinde olan kişi kendi faydası ile birlikte hayatında bulunan, ilişki kurduğu, iş yaptığı kişilerin faydasını da düşünüyor. Bir işe sadece kar elde etmek için değil, ortak fayda yaratmak için giriyor.

İnsan, davranışı ile tanınır, nasıl davrandığı, duygu ve düşüncelerinin görünür kılınmış halidir.

Ancak sağlıklı düşünemediğimiz anlarda davranışların yerini tepkiler alır. Bizi yansıtmayan, korku, öfke, utanç, yetersizlik gibi duyguların baskın olduğu anlarda, bizi bir yapan, temel değerlerimizi yansıtan davranışlar yerine tepkiler veririz.

Negatif yani karamsar insanların temel özellikleri tepkiselleşmeliridir.

Çevrenizde sürekli şikayet eden, çabuk öfkelenen, aniden sinirlenip sönen insanlarbu durumun net örnekleridir.

Hayatın getirdiklerini kimi zaman izler kimi zaman yaşarız.

Nasıl olmak istiyorsak öyle kalabilmek için bir sonraki adımda nasıl olmak istediğimize karar vermeyi seçmeliyiz.

Unutmayın, tepkileriniz sürekli hale gelirse davranışınız yani siz olur.

Etrafta “var”olanları görmek bir tercih ve gülümseyen yüzlerin sırrı da bu.

“Var” olmanın güzelliğini yaşam biçimi yapabilmek dileğiyle:)

Write a comment